Dünya’ya düşen meteor dünya dışı organik bileşiklerle dolu!

Bilim insanları, 2018’de Dünya’ya düşen bir ateş topunun, bize yaşamın nasıl oluştuğunu anlatmaya yardımcı olabilecek “bozulmamış dünya dışı organik bileşikler” içerdiğini söylüyor.

Bu göktaşı, bir ateş topu olarak Ocak 2018’de Dünya’ya düştü. Bilim insanları onu “hava durumu radarı” kullanarak izleyebildiler ve göktaşının kimyasal yapısı değişmeden önce yerden kaldırdılar.

“Bu göktaşı özel çünkü donmuş bir göle düştü ve hızla toplandı. Çok bozulmamıştı. Minerallerin pek değişmediğini görebildik ve daha sonra zengin bir dünya dışı organik bileşik envanteri içerdiğini gördük,” Philipp Heck (Chicago Üniversitesi’nde doçent ve yeni makalenin baş yazarı)

“Bu tür organik bileşikler muhtemelen göktaşları tarafından yaşamdan önce Dünya’ya taşınıp yaşamın bileşenlerine katkıda bulunmuş olabilir.”

Heck, “Hava durumu radarı dolu ve yağmuru tespit etmek içindir”. “Göktaşı parçaları bu boyut aralığına düştü ve bu nedenle hava durumu radarı, göktaşının konumunu ve hızını göstermeye yardımcı oldu. Bu, onu çok çabuk bulabildiğimiz anlamına geliyordu.”

Bu araştırma, göktaşının Dünya’ya düşen nesnelerin yalnızca yüzde 4’ünü temsil ettiğini gösterdi. Ama daha dikkat çekiciydi çünkü o kadar çabuk toplandı ki, Dünya’daki koşullara göreceli olarak dokunulmadan kaldı.

Bu, araştırmacıların yaşam formuna yardımcı olan organik bileşiklerin Dünya’ya nasıl geldiğini anlama arayışında yardımcı olabilir. Olasılıklardan biri, gezegene benzer göktaşları tarafından getirilmiş olmalarıdır ve bu nedenle bu tür örnekleri incelemek, böyle bir hikayenin olası olup olmadığını anlamamıza yardımcı olabilir.

Heck, “Göktaşları ve uzayı inceleyen bilim adamlarına bazen soruluyor, siz hiç yaşam belirtileri görüyor musunuz? Ve ben her zaman yanıtlıyorum, evet, her göktaşı yaşam dolu, ancak karasal, Dünya yaşamı”.

“Meteor, yere iner inmez, mikroplarla ve Dünya’dan gelen yaşamla kaplanır. Üzerinde likenler büyüyen göktaşlarımız var. Yani bu göktaşının düştükten sonra çok hızlı toplanması ve buzun üzerine inmesi gibi bir gerçek var.”