Kanseri, en sevdiği yiyeceklerden yoksun bırakıp acıktırmak: Glikoz ve Glutamin

1 dakika tahmini okuma süresi

Önerilen kemoterapötik stratejilerinin moleküler mekanizması Kredi: Cell Chemical Biology Vücut hücreleriniz, özellikle nöronlar, şeker glikozunu sever. Vücudunuzun kanınızdaki glikoz seviyesini yakından düzenlemesinin nedeni budur. Beyniniz tam anlamıyla onsuz açlıktan ölürdü. Diyetinizde yeterince karbonhidrat tüketmiyorsanız, vücudunuz ihtiyacınız olan glikozu sentezleyecektir.

Ne yazık ki, kanser de glukozu sever. Kanser hücreleri, sıkı egzersiz sırasında kas hücrelerinin glikozdan yakma yöntemine (glikoliz olarak bilinen bir işlem) benzer şekilde mümkün olduğu kadar çabuk yanmaya istekli. Kanser hücreleri aynı zamanda “diyetlerini” proteinlerde bulunan bir amino asit olan glutamin ile desteklemekte.

Bu metabolik kaymanın uygulanması için, kanser hücreleri membranlarına daha fazla glikoz taşıyıcı (glikoz ithal eden) koyar ve diğer besin gereksinimlerini karşılamak için glütamine güvenir. Bu, glukoz ithalatının engellenmesinin ve glutamin metabolizmasının kansere karşı güçlü silahlar olarak hizmet edebileceği hipotezine yol açmıştır. Başka bir deyişle, en sevdikleri yiyeceklerin aç bıraktığı kanser hücreleri, tümör büyümesini engelleyebilir.

Glikoz ve Glutamin açlığında kanserli hücreler

Elena Reckzeh liderliğindeki bir araştırma ekibi olan Cell Chemical Biology dergisindeki raporda, birkaç çeşit glikoz taşıma proteini bloke eden yeni ve yüksek güçlü bir molekülün (Glutor olarak adlandırılan) keşfedildiği açıklanmakta. Bu çok önemli bir haber çünkü önceki inhibitörler düşük potensli ve / veya sadece bir tür glikoz taşıma proteini bloke etmiştir.

İlk görüntü, önerilen kemoterapötik stratejilerinin moleküler mekanizmasını göstermekte. Stratejinin ilk kısmı, glukoz metabolizmasını durduracak olan Glutor ile kanser tedavisini içeriyor. Gerçekten de, yazarlar 44 farklı kanser hücresi soyunun Glutor tarafından in vitro olarak güçlü bir şekilde inhibe edildiğini gösterdi. Kanserli olmayan hücre çizgileri inhibe edilmedi.

Stratejilerinin ikinci ayağı, glutamin’i metabolize etmekten sorumlu bir enzimi bloke etmeyi içeriyor. Tedaviler birleştirildiğinde, kanser hücresi büyümesini bastırmak için birlikte hareket ediyorlar. (Alttaki resme bakınız. Mavi bölge, anlaşma yapan iki ilacın sinerjisini göstermektedir.)

Antagonizm sinerjisi

Bu keşif ne anlama geliyor?

Bu keşif kesinlikle çok heyecan verici olsa da, birçok engel devam ediyor. Örnek olarak, kemoterapinin, genellikle hızlı bölünen hücrelerin hedeflenmesi nedeniyle, her zaman yan etkileri var. Hızlı bir şekilde bölünen yalnızca kanser hücreleri değil; immün hücreler, yetişkin kök hücreler ve saç folikül hücreleri. Bu sebeplerden dolayı kemoterapi alan kişilerde genellikle bağışıklık yetersizliği var ve saçlarını kaybediyorlar.

Ek olarak, William Katt ve arkadaşları tarafından eşlik eden bir yorumda, glukoz ve glutamin metabolizmasını hedef alan FDA onaylı ilaç bulunmadığı belirtildi. Bunun nedeni önceki ilaç adaylarının insanlarda kullanılamayacak kadar toksik olduklarının kanıtlanmış olmasıdır.

Bu nedenle, Glutor’un özellikleri farmakolojik bir açıdan oldukça çekici olsa da, ilacın piyasada bulunmasından önce hala kanıtlanması gereken çok şey var.

Güncelleme tarihi:

Yorum yapın